-
1 ağır
I adj1) ( hafif karşıtı) schwer\ağır basmak ( ağırlığı fazla gelmek); Übergewicht haben; ( fig) schwer wiegen, überwiegen, ins Gewicht fallen, zu Buche schlagen\ağır bir hastalık eine schwere Krankheit\ağır çekmek Gewicht haben\ağır gelmek ( gücüne gitmek) kränken; ( yapılması güç gelmek) schwerfallen\ağır su chem schweres Wasser\ağır aksak yürümek/gitmek sich schleppen\ağır hasta/yaralı olmak schwer krank/verletzt sein4) ( bunaltıcı) bedrückend5) ( yavaş) langsam\ağır ol! langsam!6) (\ağırbaşlı) besonnen; ( ciddi) ernst7) ( sindirimi güç) schwer, schwer verdaulich8) ( uyku için) tief9) ( kırıcı) kränkend, verletzend\ağır söylemek verletzende Worte sagenbirinin ağrına gitmek jdn kränkenbir şey ağrına gitmek etwas schwer nehmenbir kulağı \ağır an einem Ohr ist er taub -
2 ilaç
z.B. öksürük ilacı Hustenmittel n;uyku ilacı Schlafmittel n;ilaçla medikamentös;ilaç için … yok überhaupt nichts ( oder kein, keine, keinen);ilaç yazmak Arzt etwas verschreiben
См. также в других словарях:
uyku ilacı — is. Rahat uyuyabilmek için kullanılan ilaç Yorgunluk ona bir uyku ilacı gibi tesir etmişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyku dağıtmak — uyumasına engel olmak Uykumu dağıtmak için birkaç fincan kahve içtim … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAYLULE — Kerâhet vakti olmayan kuşluk vakti uykusu, öğle uykusu.(Re fet, $ âyet i celilesindeki $ kelimesinin mânasını merak edip sorması münasebetiyle ve hapiste sabah namazından sonra sairler gibi yatmasından gelen rehavet dolayısıyla, elmas gibi… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
derin — sf. 1) Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor. Ö. Seyfettin 2) Yüzeyden içeri inen 3) Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan Derin bir bilgin. 4) Yoğun Bu büyük köşkü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilaç — is., cı, Ar. ˁilāc 1) Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva 2) mec. Çare, önlem Birleşik Sözler aç biilaç kortizonlu ilaç kocakarı ilacı sinir ilacı uyku ilacı uyuz ilacı … Çağatay Osmanlı Sözlük
takım — is. 1) Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman 2) Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hastalık — is., ğı 1) Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı Hastalıktan, doktordan oldum bittim korkarım. H. Taner 2) Ruh sağlığının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
plaj — is., Fr. plage 1) Denize girmek için düzenlenmiş genellikle kumluk alan, kumsal, deniz hamamı Plajlarda sesin, mavi suların içine gömülmek, çam altlarında uyku çekmek dururken nereye gideceğiz? S. F. Abasıyanık 2) Kumla Birleşik Sözler plaj… … Çağatay Osmanlı Sözlük
set — 1. is., Ar. sedd 1) Toprağın kaymasını veya suyun akmasını önlemek için yapılan kalın duvar 2) Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düzlük Karşımıza merdivenli bir setin üstünde hamama benzeyen kubbeli bir bina çıktı. R. N. Güntekin 3) Seki 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tulum — is. 1) Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi 2) Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin … Çağatay Osmanlı Sözlük
HÂB-I RAHAT — İstirahat için uyku … Yeni Lügat Türkçe Sözlük